Gazeteci Yılmaz Özdil, bu gelişmeye sert tepki göstererek, “Ormanlarımız kül olurken kalanları da rantla yok ediyorlar” dedi. Özdil, Atatürk’ün AOÇ’yi bozkırda kurarken gösterdiği kararlılığı hatırlatarak “Ot bile bitmeyen araziye orman kurdu. Çünkü …

Gazeteci Yılmaz Özdil, bu gelişmeye sert tepki göstererek, “Ormanlarımız kül olurken kalanları da rantla yok ediyorlar” dedi. Özdil, Atatürk’ün AOÇ’yi bozkırda kurarken gösterdiği kararlılığı hatırlatarak “Ot bile bitmeyen araziye orman kurdu. Çünkü vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez.” ifadelerini kullandı.

Özdil, AOÇ’nin Cumhuriyet’in doğa vizyonunun simgesi olduğunu vurgulayarak, “Saray’ı, dinozor parkını, elçiliği oraya diktiler. Şimdi de üniversiteyi dikiyorlar. Bu vatan vizyonuna ihanettir” ifadelerini kullanarak şöyle konuştu:
Atatürk Orman Çiftliği’nin orman alanı Fahrettin Koca’nın üniversitesine verildi! Takip etmeyenler için özetleyelim. Atatürk Orman Çiftliğinin 403 bin metrekarelik orman alanı Fahrettin Koca’nın yani eski Sağlık Bakanı’nın Medipol Üniversitesi’ne veriliyor. Sit alanı olmasına rağmen Çevre Bakanlığı tarafından imar planında kalem oynatıldı. Özel bir statü sağlandı. Şakır şakır inşaata başladı. Bir yandan söndürme uçağı almadıkları için ormanlarımız kül oluyor. Öbür yandan elimizde kalan ormanlarımız işte böyle talan ediliyor.

VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR. KADERİNE TERK EDİLEMEZ
Politikacılarımız ve gazetecilerimiz devletin bekasından falan söz ederken sık sık Atatürk’ten örnek verirler. Atatürk’ün dediği gibi söz konusu vatansa gerisi teferruattır derler. Siyasetçiler özellikle çok söyler. Çok şık laftır. Ama Atatürk’ün böyle bir lafı yok. Eğilip bükülerek bu hale getirilen o lafın orijinal hali, “Vatan toprağı kutsaldır. Kaderine terk edilemez” orijinali budur. Vatan toprağı kutsaldır. Kaderine terk edilemez. Çünkü herkes biliyor ki dünya biliyor. Mustafa Kemal Atatürk doğa aşığıydı. Kurtuluş Savaşı’nda kan gövdeyi götürürken bile yani memleketin akıbetinin ne olacağı bile henüz belli değilken Yunan toplarının sesi Ankara’dan duyulurken Mustafa Kemal 1922 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama yılı açılış konuşmasında bakın kelimesi kelimesini aktarayım, “Memleketin varlığı ve sağlığı konusunda önemi kesin olan ormanlarımızı modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek öncelikli kurallarımızdan biridir” diyor. Kurtuluş Savaşı devam ediyor. Ormanların önemini anlatıyor. Henüz cumhuriyet bile ilan edilmeden önce bakın Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi’ni toplamıştı. Orada alınan kararlardan biri, Türk halkı ormanlarını evlat gibi sevmeli. Orman yetiştirmeli. Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi’nin kararlarından biri, Türk halkı ormanlarını evlat gibi sevmeli, orman yetiştirmeli.

OT BİLE BİTMİYORDU AMA ORMAN DEMİŞTİ
Ankara’ya başkentimizde Anadolu’nun bozkırının ortasına orman adıyla çiftlik kurudu. Ot bile bitmiyordu ama orman demişti. Daha ortada hiçbir şey yok. Ot yok. Orman demişti. Çünkü orman çiftliği aslında vizyonunun adıydı. Ziraat mühendislerinin topladığı orman çiftliği yapmak istediğini söyledi. Orman çiftliği yapmak istediği araziye ziraat mühendislerini bizzat araziye götürerek tüm masrafını ben kendi cebinden karşılayacağını ve ormanı kuracağı yeri gösterdi. Ziraat mühendisleri itiraz ettiler ve bunun kesinlikle yapılmaması gerektiğini paraya yazık olacağını ve arazide hiçbir şey yetişmeyeceğini söylediler. Gazi ise kararlıydı. Arazinin incelenmesini ve rapor hazırlanmasını istedi. Mühendisler incelediler rapor olumsuzdu. Raporda uzman görüşleriyle açık açık, burada bitki yetişmez yazıyordu. Mustafa Kemal, rapora baktı ve raporun en sonundaki uzman imzalarının bulunduğu sayfayı açtı. Kalemini aldı. Burada bitki yetişmez diye imzalayan uzmanların isminin üstüne yazdı. “Burası vatan toprağıdır, kutsaldır, kaderine terk edilemez” yazdı. Atatürk’ün kastettiği vatan vizyonu soyut bir devlet kavramı değildi. Üzerinde yaşadığımız, işlediğimiz, yeşerttiğimiz topraktı vatan bitkilerimizdi, ormanlarımızdı. Devletin bekası denilen kavram Atatürk Orman Çiftliği’nin ta kendisiydi.
MEDYAMIZ COVİD DEĞİL YALAKA POZİTİFTİ
Şimdi ise sit alanı olmasına rağmen Çevre Bakanlığı tarafından önce bir imar planı değişikliği yapılıyor. Mahkemeden dönünce bir kalem oynatılıyor. Özel statü sağlanıyor. Şakır şakır inşaata başlanıyor. Bir yandan söndürme uçağı almadıkları için ormanlarımız kül oluyor. Kahrımızdan dizlerimizi dövüyoruz. Öbür yandan elimizde kalan ormanlarımız ya yandaşların madenlerine açılıyor ya da böyle yandaşların rantına açılıyor. Göz göre göre talan ediliyor. Cumhuriyetin orman vizyonunun simgesi olan Atatürk Orman Çiftliği’ni yok etmek için özellikle çaba harcanıyor. Saray’ı götürüp oraya diktiler, maket dinozor parkını götürüp oraya diktiler, Amerikan Büyükelçiliğini oraya diktiler. Ormanı kemire kemire geldiler. Şimdi de bu Fahrettin Koca’nın üniversitesini oraya dikiyorlar. Vatan vizyonunun simgesi bizatihi Atatürk Orman Çiftliği’dir. Bunları yapanlar devletin bekasından söz edebilir mi? Üstelik pandemi dönemini hatırlayalım lütfen, sayın medyamız Fahrettin Koca hakkında neler diyordu? Nobel’e aday gösterilmeli. Heykeli dikilmeli deniyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üstün hizmet madalyası verilmeli deniyordu. Hadi o yalakaların AKP şak şakçısı ve yandaş medyamızın alkışlaması gayet normal ama asıl sözde muhalif medyamızın davranışı çok enteresandı.
Dürüst, araştırmacı, muhalif kimliğiyle falan boy gösteren anlı şanlı gazetecilerimiz. Fahrettin Koca’ya övgüler yağdırıyordu, “Partiler üstü bilim insanı olduğunu, koltuğunu hak eden bir bakan olduğu, sırf AKP’li diye körü körüne karşı çıkmamak lazım herkese eşit mesafede saygın bir hekim, herkesi kucaklayan bir bakan” diyorlardı. Sözde muhalif medya ekranlarında en beğenilen siyasetçi ilan ettiler. Yeşilçam’dan örnekler veriyorlardı. Babacan şefkatli ve oturaklı tavırlarıyla Kadir Savun’a, Hulusi Kentmen’e benzetiyorlardı. Herkes ülkede acaba Covid bulaştı mı diye test yaptırıyordu ama sayın medyamız yalaka pozitifti. Topluma bulaştırılan virüs aslında buydu. Netice de şimdi hep beraber herkesi kucaklayan Kadir Savun’u gördük mü?
Kaynak:https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yilmaz-ozdil-isyan-etti-bunlari-yapanlar-devletin-bekasindan-soz-edebilir-mi-942796h.htm