Tıp bayramında iş bıraktığı için meslektaşı tarafından saldırıya uğradı: ‘Sağlıkta şiddete alışmayacağız’

14 Mart Tıp Bayramı’da sendikal hakkı olan iş bırakma eylemine katılan bir sağlık emekçisinin saldırıya uğradığı ortaya çıktı. Hastanenin ameliyat sorumlusunun, iş bıraktığı gerekçesiyle sendika temsilcisi olan sağlık emekçisine sözlü ve fiziksel saldırıda bulunduğu öğrenildi.

Tıp bayramında iş bıraktığı için meslektaşı tarafından saldırıya uğradı: ‘Sağlıkta şiddete alışmayacağız’
Yayınlama: 23.07.2025

Olay İstanbul Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 14 Mart Tıp Bayramı’nda yaşandı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) temsilcisinin, sendikanın aldığı karar doğrultusunda yasal hakkını kullanarak iş bırakmak isterken ameliyathane sorumlusu tarafından sözlü ve fiziksel saldırıya uğradığı ortaya çıktı.

Tanıkların önünde gerçekleşen darp olayına rağmen, hastane yönetimi saldırganı yalnızca “kınama” istemiyle disiplin kuruluna sevk etti. Darp edilen sendika temsilcisi, saldırgan ile halen aynı hastanede çalışmak zorunda bırakılması, idarenin gerekli tedbirleri almadığı iddialarını gündeme getirdi. İdarenin mağduru değil, saldırganı koruyan tutumu sağlık emekçileri tarafından tepkiyle karşılandı. Konuya ilişkin olarak Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği (SAHA-DER) Başkanı Abdurrahman Aktürk hastane yönetimine ulaştı ancak başhekim ya da herhangi bir sorumlu, iddialara ilişkin yanıt hakkını kullanmadı.

Bu sessizlik, olayın üzerinin örtülmeye çalışıldığı yönündeki kaygıları da artırdı. SES ve SAHA-DER, sağlıkta şiddetin sıradanlaştırılmasına ve sorumluların korunmasına karşı olduklarını belirtti ve olayın takipçisi olacaklarını açıklayarak “Saldırıya uğrayan emekçiye sırtını dönenler kamu vicdanına hesap verecek” tepkisinde bulundu.

‘YAPISAL BİR MESELENİN DIŞAVURUMU’

Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan SES Şişli Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Uysal, “Yalnızca bir arkadaşımızın darbedilmesini değil; bir sistemin nasıl şiddet ürettiğini, örgütlü emeği nasıl hedef aldığını ve kurumların nasıl taraflaştığını konuşmak gerekiyor. Bize ‘iki emekçi arasında yaşanmış bireysel bir gerilim’ gibi sunulmak istenen bu olay, aslında çok daha derin, çok daha yapısal bir meselenin dışavurumudur. Şiddeti doğuran, saldırganın eli değil, o ele cesaret veren ve onu yönlendiren düzendir. O düzende iş bırakma hakkı suç, sendikal örgütlenme tehdit, itaat ise ödüllendirilendir. Saldırıyı gerçekleştiren kişi de bir emekçidir. Ancak o kişi, gücünü kendi sınıfından değil, yöneticilerin sessizliğinden ve kurum içindeki iktidar ilişkilerinden almıştır. İş bırakma sürecini sahiplenen bir sendikacının karşısına, onun gibi bir emekçiyi dikmek, sistemin nasıl çalıştığını açıkça gösterir. Patronlar konuşmaz, onların yerine başka emekçileri konuştururlar. Onlar kirli işleri bizzat yapmazlar, buna razı olacak birilerini üretirler” dedi.

‘MAĞDUR CEZALANDIRILARAK, SALDIRI MEŞRULAŞTIRILDI’

Suçun sadece saldırganda değil, onu o pozisyona yerleştiren mekanizmada da olduğunu ifade eden Uysal, “O mekanizma, başhekimin sessizliğiyle işler hâle gelir. Soruşturma yürütülmeyerek, mağdur cezalandırılarak, saldırı meşrulaştırılmıştır. Asıl mesaj açıktır: ‘Sendikal haklarını kullanırsan yalnız kalırsın. Dayanışma değil itaattir makbul olan.’ Bu olayın mağduru sadece saldırıya uğrayan arkadaşımız değil. Bu olayın mağduru hepimiziz. Çünkü saldırıya uğrayan, birlikte karar alma hakkımız; hedef alınan, iş bırakma meşruiyetimiz; cezalandırılan, örgütlülüğümüzdür” diye konuştu.

‘BU SİSTEMİN KRİZİDİR’

Kaynak:https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/tip-bayraminda-is-biraktigi-icin-meslektasi-tarafindan-saldiriya-ugradi-saglikta-siddete-alismayacagiz-2420512