Koç Holding ve AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas ortaklığındaki DEFAŞ tarafından Kervansaray Dağları’nda yapılmak istenen altın madeni projesine, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yapılan 3. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısında onay çıktı. Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, karara karşı hukuki mücadele vereceklerini belirterek, “200 bin ton yıllık konsantre edilmiş ham madde dışarı gidecek” dedi.
Bakanlık, Kırşehir’de altın madenine onay verdi…Kırşehir Belediye Başkanı Ekicioğlu: 200 bin ton yıllık konsantre edilmiş ham madde yurt dışına gidecek
Koç Holding ve AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas ortaklığındaki DEFAŞ tarafından Kervansaray Dağları’nda yapılmak istenen altın madeni projesine, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yapılan 3. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısında onay çıktı. Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, karara karşı hukuki mücadele vereceklerini belirterek, “200 bin ton yıllık konsantre edilmiş ham madde dışarı gidecek. Ne kadarının geri getirileceği, ne kadar altın çıkarılacağı şirketin vicdanına kalmış. Firma, ‘değerli elementler yok’ diyor. Burada değerli element var mı yok mu firmanın aldığı karotlarından tahliller yaptıralım ve tarafsız bir kurum bunu raporlasın” dedi.
Koç Holding ve AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas ortaklığındaki DEFAŞ tarafından Kırşehir’i çevreleyen Kervansaray Dağları’nda yapılmak istenen altın madeni projesi için nihai karar niteliğindeki 3. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yapıldı. Kırşehir Çevre Koruma Platformu, toplantıya ilişkin Bakanlık önünde basın açıklaması yaptı.
EKİCİOĞLU: “ESAS GÖZDEN KAÇIRDIKLARI ŞEY KIRŞEHİR’DEKİ DEĞERLİ ELEMENTLER”
Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, toplantının bitmesinin ardından yaptığı açıklamada, altın madeni projesinin kabul edildiğini belirterek kazananın maden lobisi olduğunu söyledi. Projenin çevreye ne kadar zararlı olduğunu anlatmalarına rağmen bütün kamu kuruluşlarının görüşlerinin olumlu çıktığına dikkat çeken Ekicioğlu, şunları kaydetti:
“Kırşehir Belediyesi ve Özbağ Belediyesi’nin, çevrecilerin ve odaların olumsuz görüşlerine rağmen bunu onayladılar. Oysa ki bu madenin tamamen dışarıda işleneceğinin bir göstergesidir. 200 bin ton yıllık konsantre edilmiş ham madde dışarı gidecek. Ne kadarının geri getirileceği, ne kadar altın çıkarılacağı şirketin vicdanına kalmış. Esas gözden kaçırdıkları şey Kırşehir’deki değerli elementlerdi. Oysa firma, ‘değerli elementler yok’ diyor. Bugün kamu kurumlarının ve devletin sistemini devreye geçirerek burada değerli element var mı yok mu firmanın aldığı karotlarından tahliller yaptıralım ve tarafsız bir kurum bunu raporlasın. Kent Konseyi’nin çıkardığı, rapor ettiği değerli elementler firmayla tam tersi. Bunun için biz bu mücadeleyi hukuk yollarıyla hep birlikte devam ettireceğiz.
“DEĞERLİ ELEMENTLERİ YURT DIŞINA ÇIKARMAYA ASLA MÜSAADE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Sanmasınlar ki biz pes edeceğiz. Bugün maden konusunda maden lobilerine karşı en son bizim arkadaşımız Hakan Tosun, İstanbul’da öldürüldü. Akşehir’e gelmişti. Serbest gazeteciydi, çevreciydi, doğacıydı. Niçin öldürüldü? Herkes bunun üzerini örtmeye çalışıyor. Reşit Kibar Artvin’de katledildi. Biz onların mirasını hiçbir zaman boşa çıkarmayacağız. Bedeli ne olursa olsun biz onlardan aldığımız bayrakla birlikte onlarla çıktığımız yolda yolumuza devam edeceğiz. Ne Kırşehir’in ne Türkiye halkının kuşkusu olmasın. Bu değerli elementleri yurt dışına çıkarmaya asla müsaade müsaade etmeyeceğiz. Altın adı altında değerli elementler yurt dışına kaçırılıyor. Bu bir suçtur. Ülkenin kaynakları talan edilmekte, gerçekten büyük bir suç deniyor. Bu İDK’da sivil toplum örgütleri, meslek odaları vardı. Kamu kurumunun yöneticisinin, firmanın yetkilisi gibi davranması gerçekten yüreğimi acıttı. Bu da tarihe herkesin önünde not düştü. Bundan dolayı da katılımcılara destek verenlere teşekkür ediyorum. Burada mücadelemiz devam edecek.”
CHP Kırşehir Milletvekili Metin İlhan da yaklaşık dört yıldır vahşi sömürge madenciliği ile mücadele içerisinde olduklarını söyleyerek “Her platformda Kırşehir’deki bu vahşi sömürge madenciliğini gündeme getiriyor getiriyoruz. İnsanlarımız Kırşehir’de çok kızgınlar ve kırgınlar” dedi.
Üçüncü kez Bakanlık’ta toplanıldığına değinen İlhan, “Birincinin ikinciden, ikincinin üçüncüden çok farkı yok. Tabii ki biz orada bütün görüöylemler var. Şu kadar patlayıcı kullanılacak, şu kadar işte ses getirecek, şu kadar şunu yapacağız, bu kadar bunu yapacağız. Bilimsel olarak yapılmış hiçbir şey yok. Maden ocağının bulunduğu yer Kırşehir merkeze çok çok yakın. İçinden Kırşehir’e gelen bir suyumuz var. O suyu insanlar kullanıyorlar ve içiyorlar. Bu madende kimyasal maddeler kullanılacak. Bir sürü kimyasal atık ortaya çıkacak. Bu kimyasal maddeler, kimyasal atık suya karışacak ve şehri zehirleyecek” diye tepki gösterdi.
ÇED raporunda da uzman görüşü olmadığının belirten İlhan, “Bize gösterdikleri bir raporda sadece bir tahlil yapılmış suda. Onu da çevre teknisyenleri yapılmış. Herkes aynı şeyi söylüyor. Kendileri de söylüyor. Arsenik miktarı çok yüksek. Kurşun miktarı çok yüksek. İnsanlar orada lösemi olacaklar, lenfoma olacaklar. Kırşehir’de kanser oranı çok yükselecek. Ama orada bunu bize anlatacak, karşı görüş bildirecek bir kişi yok” dedi.
ÖZEL: “EĞER BU PROJE GEÇERLEŞİRSE KİMSE KIRŞEHİR’İ ARTIK KIRŞEHİR OLARAK BEKLEMEMELİ”
Konuya ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuşan TEMA Ankara İl Temsilcisi Nevzat Özel, Kırşehir halkının itirazını sunduğunu ve istemediğini ifade ederek “Onların yaşam ortamı sadece toprak, suyu kaybetmek değil. Gerçekten bu proje Kırşehir’i yerinden edecek bir proje ve orada Kervansaray Dağları bugün parsel parsel bölüşülmüş ve bu projelerin ilki. Eğer bu proje geçerse kimse Kırşehir’i artık Kırşehir olarak beklememeli. Bu kadar ciddi bir sorunla karşı karşıyayız” dedi.
Seyfe Ovası’nda 5000 yıldır buğday, arpa yetiştiğini ve tarım yapıldığına değinen Özel, “Siz bu toprakları bir maden uğruna, kısa vadeli bir çıkarları uğruna biz bundan vazgeçemeyiz. Bakın burada Kırşehir su kaynaklarının en az olduğu şehirlerden biri. Kırşehir, bu yılın en az yağış alan illerinin başında geliyor. Şimdi siz böyle bir yerde yeraltı sularını başka zaten orada yerüstü kaynağı çok yok. Aşağıda bir Kızılırmak var. Siz burayı yok edecek bir şeyi projeyi bütün su kaynaklarını kaybedecektir Kırşehir. Orada tarım yapılamaz, orada hayvancılık yapılamaz. Orada Seyfe Gölü var. Türkiye’de 1500’e yakın sulak alanlar, tescil edilmiş sulak alanlar ve bunların içerisinde en önemli beş sulak alan neresi dendiğinde birisi Seyfe’dir. Uluslararası sözleşmeler var. Türkiye’de RAMSAR sözleşmesi diyoruz buna ve uluslararası bir sözleşme ve devletimizin altına imza attığı bir sözleşme” diye konuştu.
DÜGER: “KIRŞEHİR TÜRKİYE’DEKİ EN AZ YAĞMUR ALAN SON BEŞ İLDEN BİR TANESİ”
Kırşehir’i Koruma Platformu Başkanı Mustafa Düger, Kırşehir’deki en temel problemin su sorunu olduğuna dikkat çekerek “Bu hem Kırşehir açısından çok önemli bir sorun hem de Ankara açısından çok önemli bir sorun. Zaten Kırşehir Türkiye’deki en az yağmur alan son beş ilden bir tanesi. Bu sebeple zaten bir sorunumuz var. Ayrıca bu maden sahasının olduğu yerde bizim Kırşehir’in içme sularının kuyuları var. Bu dağ bizim su depomuz, Kırşehir’de yaşayan insanların suları buradan geliyor. Kuyulardan buraya akıyor. Buradaki dağın yaklaşık olarak 1800 dönüm bir arazi üzerine bir çukur açılacak. 1800 dönümlük bir arazide bir çukur açılacak. Bu çukurun derinliği 910 metre. 910 metreye buraya yağan yağmurlar dolacak. Kırşehir’in sularını, kuyularını besleyen Kılıçözü Çayı’nı besleyen yağmurlar yağdığı zaman artık buralara akmayacak. Şehrin su kaynakları sularla beslenmeyecek ve bu çukura dolacak ve şu çukurdan da buharlaşıp gidecek” diye konuştu.
“MADENİN İŞLETİLMESİ İÇİN SUYA İHTİYAÇ VAR ANCAK SU BULAMIYORLAR”
Bu durumun Ankara’yı da etkileyeceğini belirten Düger, şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz buradaki kuru derelerin üzerine liç yığınları yerleştirilir, pasalar yerleştirilecek ve ocaklar buralara açılacak. Bu derelerden akan sular, yağmur yağdığı zaman Kılıçözü Çayı’na akacak. Kılıçözü Çayı’ndan da Kızılırmak’a gelecek ve kirlenmiş su bu vesileyle Ankara’ya gelecek. Biz bugün içeride arkadaşlarımızla bahsettiler. ASKİ’den aldığımız raporlarda Ankara’nın içme suyunun yüzde 35’ini, yüzde 38’ini Kızılırmak’tan sağlıyoruz. Bir hafta önce Mansur Yavaş’la yapmış olduğumuz görüşmede bu yüzde 60’a, yüzde 70’e çıkacağı söylendi. Hatta önümüzdeki günlerde Karadeniz’den su getireceklerini planladıklarını söylediler çünkü Kızılırmak’ta bir süre sonra küresel iklim krizi sebebiyle su sıkıntısı yaşayacağımız için bitecek ve oradan su getirileceği söylendi.
Ankara’nın suyunu da zehirlemiş olacağız. Eğer bu şekilde maden projesi devam ederse yani Ankara’da yaşayan 6 milyon insan susuz kalacak. Zaten geçenlerde biliyorsunuz Ankara’da yaşıyorsanız biliyorsunuz sular kesildi. Yani sular artık kaldırmıyor ve yetersiz hale geliyor. Bu çerçevede böyle bir sorunumuz var. Ayrıca madenin işletilmesi için suya ihtiyaç var. Filatasyon denen bir yöntemle bu madeni işleteceklerini söylüyorlar. Bu filatasyon yönteminde de su lazım. Su bulamıyorlar, suyu getiremiyorlar. DSİ oralardan kuyular kazıp su kullanmalarına müsaade etmiyorlar. Diyorlar ki ‘Biz Kırıkkale’de bulunan bir Kapulukaya Barajı var. Tüpraş’ın kullanmış olduğu Kapulukaya Barajı’ndan su alacağız. Biz onlarla anlaşma yaptık. Tüpraş kullanmadığı suyun bir miktarını bize verecek. Biz de bu suyu kullanacağız.’ Tabii böyle bir anlaşma yapmaları yasal olarak mümkün değil. Hukuken geçerliliği yok fakat ‘Biz yaptık. Biz bunu buradan geçireceğiz’ diyorlar. Ayrıca burada bir 1938 yılında olmuş olan bir Akpınar depremi var. 6.7 büyüklüğünde bir deprem oldu. İçerideki raporda diyorlar ki ‘Biz son 100 yıllık depremleri inceledik. Burada çok büyük bir deprem yok’ Fakat bu depremi almamışlar. En önemli olan 1938 yılında gerçekleşen depremi kayıtlarını almamışlar. Gizlemişler.”
Altın madeni projesine karşı çıkmak için Ankara’ya gelen Kırşehirli Yusuf Evran da konuya ilişkin kendi yazdığı şiirini okudu.
Kaynak:https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/kirsehir-belediye-baskani-ekicioglu-ndan-altin-madeni-onayina-tepki-2448338