Kalp Krizinde Zamanla Yarışan Sağlık Sistemi Alarm Veriyor!

Kalp Krizinde Zamanla Yarışan Sağlık Sistemi Alarm Veriyor!
Yayınlama: 26.10.2025
Türkiye’de kalp ve damar hastalıkları her yıl binlerce can alırken, hastanelerde bu tür vakalara müdahale edecek profesyonel kadronun yetersizliği giderek büyüyen bir sorun haline geldi.

Kalp Krizine Müdahalede Alarm: Uzman Kadro Eksik, Eğitim Yetersiz

Türkiye’de kalp ve damar hastalıkları her yıl binlerce can alırken, hastanelerde bu tür vakalara müdahale edecek profesyonel kadronun yetersizliği giderek büyüyen bir sorun haline geldi.
Son dönemlerde acil servislerde yaşanan yoğunluk, doktor ve hemşire sayısındaki azalma, yeni mezun sağlık personelinin deneyimsizliği ve kalp krizi gibi kritik durumlar için özel müdahale alanlarının eksikliği, sağlık sisteminin en zayıf halkalarından biri olarak öne çıkıyor.

Kalp Krizinde Dakikalar Hayat Kurtarıyor

Uzmanlara göre kalp krizinde ilk 5 ila 10 dakika hayati önem taşıyor. Bu sürede doğru müdahale yapılmadığında hastanın kalbi geri döndürülemez şekilde zarar görebiliyor. Ancak birçok hastanede bu müdahaleyi yapacak kardiyoloji uzmanı, yoğun bakım hemşiresi veya acil tıp teknisyeni sayısı yetersiz. Birçok ilde acil servislerde ilk müdahaleyi stajyer veya yeni mezun sağlık personeli yapmak zorunda kalıyor. Hastalar çoğu zaman “doktor yok”, “kardiyoloji servisi kapalı”, “cihaz arızalı” gibi gerekçelerle başka hastanelere sevk ediliyor.
Bu da kritik dakikaların kaybedilmesine neden oluyor.

Eğitim Var, Deneyim Yok

Tıp fakültelerinde ve hemşirelik okullarında verilen teorik eğitim önemli olsa da, sahadaki uygulama eğitiminin eksikliği dikkat çekiyor.
Birçok sağlık çalışanı, görevine başladığında ilk kez kalp krizi vakasıyla karşılaşıyor.
Uzman bir hemşire şu ifadeleri kullanıyor: “Okulda teorisini öğreniyoruz ama gerçek vakayla ilk karşılaşmamız görev yerinde oluyor. Eğitim yetersiz değil belki ama uygulama imkânı yok. Bu da hata riskini artırıyor.” Eğitimdeki eksiklik, sadece sağlık çalışanlarını değil, hastaları da tehlikeye atıyor. Bazı durumlarda yanlış müdahale, kalıcı kalp hasarına ya da ölümle sonuçlanabiliyor.

Acil Servislerde Özel Alan Eksikliği

Birçok devlet hastanesinde acil servislerde kalp krizi, inme ve solunum durması gibi acil vakalar için özel müdahale alanı bulunmuyor. Hastalar genel acil servis odasında sıradan hastalarla birlikte beklemek zorunda kalıyor. Kalp krizi geçiren bir hastanın yanındaki sedyede soğuk algınlığı ya da kırık vakası bulunabiliyor. Sağlık sisteminde bu durum “altyapı sorunu” olarak tanımlanıyor. Büyük şehir hastanelerinde bu alanlar kısmen oluşturulsa da, küçük ve orta ölçekli hastanelerde durum aynı değil. Birçok sağlık çalışanı bu konuda ortak görüşte: “Acilin bir köşesi EKG, bir köşesi dikiş… Kalp hastasına özel alan yok. Müdahale anında karmaşa yaşanıyor.”

Halkın Bilinç Düzeyi de Düşük

Kalp krizi belirtilerinin hafife alınması, yanlış yönlendirmeler ve geç başvurular da tabloyu ağırlaştırıyor. Göğüs ağrısı, terleme, nefes darlığı gibi erken sinyaller dikkate alınmadığında, hastalar çoğu zaman hastaneye ulaştığında geç kalınmış oluyor.
Bu nedenle uzmanlar, hem erken farkındalık eğitimi hem de acil sağlık personelinin saha tecrübesi konularında acil önlem alınması gerektiğini vurguluyor.

Sağlıkta Modernleşme Yetmiyor

Türkiye son yıllarda şehir hastaneleriyle modern bir sağlık altyapısı kurdu, ancak bu yapı nitelikli personel eksikliğini tek başına gideremiyor. Yeni cihazlar, modern odalar ve teknolojik yatırımlar önemli olsa da, kalp krizi gibi saniyelerin önemli olduğu vakalarda asıl farkı tecrübeli eller yaratıyor. Bir sağlık çalışanının sözleri durumu özetliyor: “Cihaz var ama kullanacak kişi yok. Sistem modern ama insan kaynağı zayıf. Kalp kriziyle gelen bir hasta, doğru ekibe denk gelmezse her şey saniyeler içinde değişiyor.”

Türkiye’de kalp krizleri artarken, bu vakalara hızlı ve doğru müdahale edecek profesyonel ekiplerin eksikliği sağlık sisteminin öncelikli sorunu haline geldi. Eğitimlerin daha uygulamalı hale getirilmesi, her hastanede kalp krizi için özel acil alanların oluşturulması,
ve deneyimli sağlık personelinin sayısının artırılması, hayat kurtaran bir reform niteliğinde olabilir. Çünkü sağlıkta modern binalar kadar önemli olan şey, o binaların içindeki insan gücünün yeterliliğidir.