Marmara depreminin ardından 26 yıl geçti, deprem toplanma alanları da teker teker imara açıldı. Yaklaşık 475 deprem toplanma alanından adeta eser kalmadı. Deprem toplanma alanlarının yerini iş merkezi, AVM ve konut projeleri aldı.
MegakeNTteki deprem toplanma alanlarının sayısının artırılması gerekirken bu alanlardan eser kalmadı. 1999’daki Marmara depreminin akabinde yaklaşık 475 deprem toplanma alanı belirlenirken, o dönmemde dahi yetersiz olduğu ifade edilen bu alanlardan kalanların bir elin parmaklarını geçmeyeceği belirtildi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, “Aslında, ‘İstanbul’un merkezinde kaç adet deprem toplanma alanı var yerine, İstanbul merkezde toplanma alanı kaldı mı’ diye sormak lazım. 1999 depreminden sonra, İstanbul Valiliği yönetimde İl Afet Kurulu oluşturuldu. Kurul, yaklaşık 475 adet deprem toplanma alanı belirledi. Kurul, boş alanları, acil trafik yollarını da tespit etti. O zaman ‘Daha fazla alana ihtiyaç var’ dendi. Ancak bugün toplanma alanından elimizde hiçbir şey kalmadı” dedi.

‘İMAR VERDİK, PARA KAZANDIK’
“Kalan alanlar bir elin parmaklarını geçmez” açıklamasını yapan Suna, “Bu alanları yetkililere sorduğumuzda da, ‘Oralara imar verdik, para kazandık. Deprem çalışmaları, arama kurtarma çalışmaları için gelir elde ettik’ dediler. Böyle olmaması lazımdı. Bu alanlara imar verdiler, plazalar, AVM’ler, devasa binalar yapıldı” diye konuştu.

“Depreme hazırlık adı altında şehrin dışında alanlar oluşturuluyor. Bu alanlar da gerekli ama 20 milyonluk kentte, nüfusun yüzde 25’i depremden etkilense bu kadar insanı şehrin dışına taşımanız zor” açıklamasını yapan Suna, “Vatandaşlar, hasar oranına göre bazı binalara giremeyecek. Bu kadar insanı binalarının önünden alıp, şehrin 30 kilometre dışına taşıyabilir misiniz? Ayrıca depreme hazırlık alanlardaki altyapı çalışmaları da tamamlanmalı” dedi.

‘Deprem barınma alanları belirlenmeli’
“Kent dışına toplanma alanları yapılabilir ama kent merkezlerindeki alanlar asla yok edilmemeliydi” açıklamasını yapan TMMOB İMO Başkanı Nusret Suna, AFAD’ın daha sonra yaptığı çalışmalara da değindi. Suna, “Acil toplanma alanları diye bir şey icat ettiler. AFAD’ın açıkladığı bu alanlar bazı sokaklardaki ufacık yeşil alanlara konulan tabelalarla gösteriliyor. Okul bahçeleri, parklar, sitenin yeşillik alanı gibi yerler, vatandaş e-devletten buraları bulabiliyor. Bunlar, depremin ilk zamanlarında vatandaşın panik anlarını geçirebileceği, ailesiyle buluşabileceği noktalar. Acil toplanma alanı ile barınma alanı karıştırılıyor. Barınma alanı ise vatandaşın sağlıklı yaşayabileceği elektriği, suyu, altyapısı olan boş alanlar. Kentlerimizin bunlara acil olarak ihtiyacı var. Halen Antakya’da insanlar konteynerlarda yaşıyor. Deprem barın- ma alanlarının belirlenmesi, altyapılarının hazır olması şart” dedi.

‘Milyonlarca kişi nerede kalacak?’
İstanbul’un nüfusunun yaklaşık 16 milyon olduğunu, kentteki altyapı stokunun yüzde 50’sinin riskli olduğunu aktaran Suna, “Olası bir depremde nüfusun büyük bir bölümü çadırda, konteynerde barınacak. Nüfusun yüzde 25’i desek, 4 milyon kişi demek. Çok büyük bir rakam. Şehrin dışındaki toplanma alanlarının tespit edilmesi şart. Normalde okullarda, kamu binalarında depremin ardından barınılabileceği belirtilir. Vatandaş burada 3-6 ay kalamaz. Geçici barınma alanları hazır olmalı” dedi.
Kaynak:https://www.sozcu.com.tr/istanbul-da-siginacak-yer-kalmadi-p259690