Türkiye’de gençler artık “evlenmeyi” bir hedef değil, ertelenmiş bir lüks olarak görüyor. Son yıllarda artan ekonomik belirsizlik, barınma krizi, işsizlik, düşük ücretler ve gelecek kaygısı nedeniyle gençlerin büyük çoğunluğu evlilik planlarını ikinci plana attı.
Eskiden 20’li yaşlarda kurulan yuvalar artık 30’lu yaşlara erteleniyor. TÜİK verileri de bunu doğruluyor: Son 10 yılda evlilik oranları hızla düşerken, bekâr nüfus oranı tarihi seviyeye ulaştı.
Bugün bir çiftin sadece düğün masrafı değil, kira, eşya, fatura ve hayat standardı bile ciddi bir yük oluşturuyor. Asgari ücretle çalışan milyonlarca genç, bırakın ev kurmayı, tek başına yaşamayı bile başaramıyor.
Birçok genç, gelecek planı yapamadığı için evlilik düşüncesini askıya almış durumda. Üniversite mezunu işsiz sayısı artarken, çalışan gençlerin önemli kısmı da geçim sıkıntısı yaşıyor.
Sadece ekonomik değil, sosyal baskılar da gençleri evlilikten uzaklaştırıyor:
Eskiden evlilik “huzur, aile, gelecek” demekti. Bugün ise gençlerin gözünde “borç, yük ve belirsizlik” anlamı taşıyor. Birçok genç artık “evlenmek istemiyorum” demiyor, “imkânım olsa evlenirdim ama şartlar izin vermiyor” diyor.
Uzmanlara göre bu gidişat sadece bireysel değil, toplumsal sonuçlar da doğuruyor:
Bugün gençlerin önündeki en büyük engel duygusal değil, ekonomik. Geleceğini göremeyen, ev veya iş garantisi olmayan gençler evlenmeyi erteliyor, bir kısmı da tamamen vazgeçiyor.
Sonuç net:
Evlilik bir hayal değil, lüks kategorisine geçmiş durumda.