Cenazeleri karıştırdılar: Yanlış şehirlere gömüldüler!

Kayseri’de, evinde kalp krizinden hayatını kaybeden Fatma Adıbelli (73) ile özel hastanede yaşamını yitiren Hamide İpek’in (71) cenazeleri, şehir mezarlığındaki morgda karıştı. Adıbelli’nin cenazesi yanlışlıkla Yozgat’ta defnedilirken, İpek’in cenazesi ise Fatma Adıbelli zannedilip, yurt dışındaki çocuklarının gelmesi için morgda bekletildi. Cenazeleri karışan İpek ve Adıbelli ailelerinin yakınları, olayda ihmali olanlar hakkında şikayetçi olacaklarını söyledi.

Cenazeleri karıştırdılar: Yanlış şehirlere gömüldüler!
Yayınlama: 27.08.2025

Kayseri’de, evinde kalp krizinden hayatını kaybeden Fatma Adıbelli (73) ile özel hastanede yaşamını yitiren Hamide İpek’in (71) cenazeleri, şehir mezarlığındaki morgda karıştı.

Adıbelli’nin cenazesi yanlışlıkla Yozgat’ta defnedilirken, İpek’in cenazesi ise Fatma Adıbelli zannedilip, yurt dışındaki çocuklarının gelmesi için morgda bekletildi. Cenazeleri karışan İpek ve Adıbelli ailelerinin yakınları, olayda ihmali olanlar hakkında şikayetçi olacaklarını söyledi.

Öte yandan, Fatma Adıbelli’nin eşi Hamıza Adıbelli’nin (80) ise geçen yıl 24 Aralık’ta ilaç almak için evden çıktığı sırada bir evin girişinde kalp krizi geçirip öldüğü öğrenildi.

“KARŞI TARAFA TESLİM ETTİKLERİ CENAZENİN MAKBUZU ARIYORLARMIŞ”

Fatma Adıbelli’nin kardeşi Oğuz Ünalan (55), ablasının kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini söyleyerek, “Saat 19.45 civarında biz cenazemizi Hulusi Akar Camii karşısında yer alan asri mezarlıkta morga kaldırdık. Çocukları da Avrupa’da olduğu için onların gelmesini bekleyip 2 gün sonra cenazeyi defnetmeye vardığımızda biz cenazemizi 14 nolu dolaba koyduk. Defnetmeye vardığımızda makbuz istediler. Verdik. Morgda 14 nolu dolap açıldığında cenazemiz yoktu. ‘Nerede cenazemiz?’ dedim. Bir tane daha cenaze var. Ona bakıyoruz. Bizim cenazemiz değil. Belki hani kaldırıp da erkek tarafına koymuş derler. Baktık erkek tarafında da yok. Cenazemiz nerede? Tartışma yaşadık. Bu arada biz bu tartışmayı yaşarken karşı tarafa telefon ediyorlar. Diyorlar ki, ‘Bir karışıklık olmuş. Suçu üstünüze alın. Biz teşhisi yapamamışız. Çünkü karşı taraf biraz kalabalık geldi’ demişler. Daha sonra gassallardan birinin elinde çizme bir yere gidiyorlar. Yeğenime dedim ki; ‘Bunlar bir yere gidiyor. Bir bakalım’ Bir baktık ki orada kepçe gibi bir şey bunlar mezar açmaya da gidiyor olabilir diye düşündüm. Bir baktık çöp torbalarını karıştırıyorlar. Karıştırdıkları çöp torbayı biz gördük. ‘Bu bizim cenazemizin üstünden çıkanlar’ dedik. O ara geri karıştırdılar. ‘Bu sizin değil’ dediler. Tekrar biz ısrar edince çıkarttılar. Karşı tarafa teslim ettikleri cenazenin makbuzu arıyorlarmış” dedi.

“MEZARLIK MÜDÜRLÜĞÜ ŞEFİ, GASSALI, CENAZE TESLİM ALAN HEPSİNDEN DAVACI OLACAĞIM”

Kendilerinden özür dilenmediğini de belirten Ünalan, “Bu adamların cenazesi hastaneden gelmiş. O adamların cenazesini kim teslim aldı? Niye karıştı? Benden özür dilemesi, af dilemeleri gerekirken güvenlikle beni yıldırmaya çalışıyorlar. Yani, bugün biz bunlardan bir menfaat beklediğimizde de dilemeleri gerekirken bana öyle yapıyorlar. Biz şimdi sesimizi çıkartmazsak bir başkasına olacak. O sesini çıkartmazsa bir başkasına olacak. Mezar açıldı. Cenazemiz bayağı bir deforme olmuş. Mezarlık müdürlüğü şefi, gassalı, cenaze teslim alan hepsinden davacı olacağım. Bunun peşini bırakmayacağım. Ailecek davacı olacağım. Karşı taraf da davacı oluyor zaten. Ailecek davacı olacağız” diye konuştu.

“BİZ MANEVİ OLARAK DA ÇÖKMÜŞ BİR DURUMDAYIZ”

Ünalan, ayrıca, “Manevi olarak bilhassa çocukları ve ben çöktük. Birkaç sene sonra belki rüyalarımıza girecekti. Belki birkaç sene sonra çıkaracaktık. Kemiklerini mi getirecektik buraya? Ya da çocukları Avrupa’dan 3-4 gün sonra gelecekti. Cenaze daha çok deforme olacaktı. Yani, biz manevi olarak da çökmüş bir durumdayız. En azından şu an mezarı var. Üstümüze düşen vazifemizi yaptık. Kabrinin başına varıp dua edeceğimiz bir mezarımız var. Başka vatandaşlar cenazelerini iyi teşhis etsinler. Yıkanmaya girdiğinde, morga girdiklerinde cenazelerinin yüzlerine iyi baksınlar” ifadelerine yer verdi.

“NASIL BÖYLE BİR ŞEY BAŞINA GELEBİLİR Kİ?”

Hamide İpek’in torunu Hatice Efe ise morgda babaannesi yerine Fatma Adıbelli’nin cenazesini alıp defnettiklerini anlatarak, “Babaannem Alzheimer hastasıydı ve solunum yetmezliği gibi bir sürü hastalıkları vardı. Biz de hastaneye gitmedik. Bize direkt Asri Mezarlık Morgu’na gideceğini söylediler. Morgda 15 numaralı cenazenin bizim olduğunu söylediler. Siyah ceset torbasındaydı. Yıkanacak yere koyuldu. Ondan sonrasında ‘2 kişi gelsin’ dediler. Gassal ve görevliler, bizi sürekli azarladılar. ‘Çıkın bir sürü cenaze var. Sizle mi uğraşacağız’ dediler. Kefenledikten sonra bizlere göstermek istediler. Pamuk falan koyduğundan kaynaklı bize sadece göz çevresi gözüküyordu. Cenaze aracıyla biz köye götürdük ve defnettik. Omuzlarda taşıdık. Biz de çok mağduruz. Ertesi gün biz acımızı daha yeni yaşayamamışken, gömmüşken hala çok kötüyken bizi aradılar. Dediler ki; ‘Teşhis etmeniz gerekiyor’ Biz, hepimiz şok içerisine girdik. Çünkü, hiçbirimiz uyuyamadık. Zaten huzursuzuz. Gittiğimizde direkt bize morga açtıklarında babaannem olduğunu anladık. Bize ilk gittiğimizde morgu açmış olsalar da kim tanıyamaz annesini, babaannesini? Sonrasında biz babaannem olduğunu anladık. Acılı bir aile vardı. Ondan sonra biz de bağırmaya başladık. Nasıl olabilir? Çünkü, insanın aklına dahi gelmiyor. Nasıl böyle bir şey başına gelebilir ki? Biz de almışız, babaannemiz diye defnetmişiz, dualarını okumuşuz. Sonrasında orada tartışmalar oldu” dedi.

Hatice Efe, cenazelerin karışmasına neden olan kişiler hakkında şikayetçi olacaklarını da sözlerine ekledi.

Kaynak:https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/cenazeleri-karistirdilar-yanlis-sehirlere-gomulduler-2429976