ABD’den Kolombiya’ya üstü kapalı ‘darbe’ tehdidi

ABD ordusunun Pasifik Okyanusu’nda, ‘uyuşturucu kaçakçılığına karıştığı’ iddia edilen teknelere yönelik hava saldırıları, Washington ile Bogotá arasında diplomatik krize yol açtı. Gerilimin ardından ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro’yu ‘deli’ olarak nitelendirdi.

ABD’den Kolombiya’ya üstü kapalı ‘darbe’ tehdidi
Yayınlama: 23.10.2025

Latin Amerika‘da gerilim, Washington‘dan gelen açıklamalarla bir kez daha zirveye çıktı. ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, donanmanın doğu Pasifik’te ‘uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı’ olduğu öne sürülen iki tekneyi vurduğunu açıkladı.

Bakan, salı günü gerçekleştirilen ilk operasyonda iki, çarşamba günü düzenlenen ikinci saldırıda ise üç kişi olmak üzere toplamda beş kişinin öldüğünü ve bunların, Trump yönetiminin Pasifik’te gerçekleştirdiği ilk askeri operasyonlar olduğunu belirtti.

Hegseth, sosyal medya platformu X’te paylaştığı yaklaşık 30 saniyelik videoda, denizde seyreden bir geminin kısa süre sonra patladığı anları yayımladı.

ABD Dışişleri Bakanı Rubio ise çarşamba akşamı gazetecilere yaptığı açıklamada, “Kolombiya’daki kurumlar, özellikle ordu ve polis hâlâ ABD’ye sadık. Fakat Kolombiya’daki tek sorun, başındaki deli başkan. Bu adam aklını yitirmiş,” dedi.

Bu sözler, uluslararası kamuoyunda, ‘Kolombiya’ya üstü kapalı bir askeri darbe tehdidi’ olarak yorumlandı.

Gustavo Petro

KOLOMBİYA’DAN SERT TEPKİ

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, saldırıların “uluslararası hukukun ihlali” olduğunu söyleyerek ABD’yi sert bir dille eleştirdi.

Pasifik operasyonları, son haftalarda Karayipler bölgesinde gerçekleştirilen ABD kaynaklı en az 7 hava saldırısının ardından geldi. Bu saldırılarda en az 32 kişi öldü.

ABD yönetimi, vurulan teknelerdeki uyuşturucu miktarı veya elde edilen deliller hakkında ayrıntılı bilgi paylaşmadı. Hukuk uzmanları, neden sahil güvenlik yerine ordunun bu operasyonları yürüttüğünü ve ölümcül saldırılardan önce neden diplomatik veya operasyonel alternatiflerin denenmediğini sorguladı.

TRUMP YÖNETİMİNDEN YENİ TEHDİTLER

Karayipler’deki ABD askeri varlığı son haftalarda dikkat çekici biçimde arttı. Washington yönetimi, bölgede füze destroyerleri, F-35 savaş uçakları, bir nükleer denizaltı ve yaklaşık 6 bin 500 asker konuşlandırıldı.

Başkan Donald Trump, Kolombiya lideri Petro’yu daha önce ‘uyuşturucu baronu’ olarak nitelendirmiş, hükümetini kokain üretimi ve kaçakçılığına göz yummakla suçlamıştı.

Trump ayrıca, Kolombiya’nın, “uyuşturucuyla savaşmadığını, aksine ürettiğini” öne sürerek, yıllık 740 milyon doları aşan ABD yardımını durdurduğunu ve Kolombiya ithalatına yeni gümrük vergileri getirebileceğini açıklamıştı.

ABD’NİN KARANLIK ‘LATİN AMERİKA’ SİCİLİ

ABD’nin Latin Amerika’daki tarihi; askeri darbeler, rejim değişiklikleri ve örtülü operasyonlarla örülü karanlık bir geçmişe sahip. Bu müdahaleler genellikle ‘komünizmle mücadele’, ‘demokrasi ihracı’ ya da ‘Amerikan çıkarlarını koruma’ gerekçeleriyle meşrulaştırılsa da, gerçekte çoğu zaman bölgedeki hükümetleri Washington’a bağımlı hale getirmek ve doğal kaynakları kontrol altına almak amacıyla tezgahlandığı düşünülüyor.

GUATEMALA

Soğuk Savaş döneminde, ABD merkezi haberalma teşkilatı CIA, Latin Amerika’da çok sayıda darbenin arkasındaki görünmez eldi. 1954’te Guatemala’da demokratik yollardan seçilmiş Başkan Jacobo Árbenz, Amerikan şirketi United Fruit Company’nin çıkarlarına zarar verdiği için devrildi. CIA destekli ‘Operation PBSUCCESS’ adlı planla ordu yönetime el koydu, ardından ülke onlarca yıl sürecek iç savaşa sürüklendi.

ŞİLİ

Benzer şekilde, 1973’te Şili’de sosyalist lider Salvador Allende’ye karşı düzenlenen askeri darbe, Washington’un Latin Amerika politikasındaki en çarpıcı örneklerden biri oldu. CIA, General Augusto Pinochet’nin yükselmesini doğrudan destekledi; binlerce muhalif öldürüldü, işkenceden geçirildi ve demokrasi onlarca yıl askıya alındı.

Salvador Allende

NİKARAGUA

1980’lerde Reagan yönetiminin Nikaragua’daki Sandinista hükümetine karşı “Contras” milislerini finanse etmesi, yasadışı silah ticaretinden uyuşturucu trafiğine uzanan bir skandal zinciri yarattı. “Iran-Contra” olarak bilinen bu operasyon, ABD’nin kendi yasalarını bile çiğneyerek Latin Amerika’da savaş ve terör politikalarını desteklediğini açıkça ortaya koydu.

LATİN AMERİKA’NIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

1950’ler ve 1980’ler arasında, ABD’nin ‘arka bahçesi’ olarak gördüğü Latin Amerika’da Honduras, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay ve El Salvador gibi ülkelerde rejim değişiklikleri hep benzer bir kalıba oturdu: Orduyu finanse et, istihbaratı yönlendir, karşıt sesleri bastır, ardından ‘istikrar’ adı altında otoriter rejimleri destekle. CIA ve Pentagon, ‘anti-komünist’ diktatörlükleri finanse ederken, binlerce insan kayboldu, sendikalar dağıtıldı, muhalefet susturuldu.

Bugün bile ABD’nin Latin Amerika üzerindeki etkisi bitmiş değil. Venezuela’da Maduro yönetimine yönelik yaptırımlar, Küba’ya uygulanan ekonomik ambargo, Bolivya’da Evo Morales’in devrilmesi sürecindeki dış müdahale iddiaları, Washington’un bölgeye dair reflekslerinin değişmediğini gösteriyor. Demokrasi ve insan hakları söylemi, çoğu zaman ekonomik çıkarların ve jeostratejik hesapların arkasına gizleniyor.

Kaynak:https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/abd-den-kolombiya-ya-ustu-kapali-darbe-tehdidi-2446234