Küçülen Devlet, Büyüyen Şehir Hastaneleri!

Küçülen Devlet, Büyüyen Şehir Hastaneleri!
Yayınlama: 26.10.2025
Türkiye’de son yıllarda sağlık sisteminde sessiz ama büyük bir dönüşüm yaşanıyor.

Devlet Hastaneleri Boşalıyor, Şehir Hastaneleri Dolu Taşıyor

Türkiye’de son yıllarda sağlık sisteminde sessiz ama büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bir zamanlar her mahallede dolup taşan devlet hastaneleri artık sessiz. Birçok ilde kapısı açık olsa da, içeride ne doktor var ne hemşire. Hastalar muayene için başvurduğunda çoğu zaman aynı cümleyle karşılaşıyor: “O bölüm şehir hastanesine taşındı.”

Devlet hastaneleri birer birer küçülürken, şehir hastaneleri devasa kampüsler haline geldi.
Modern binalar, yeni cihazlar ve geniş alanlar… Ancak ulaşmak her zaman kolay değil.
Şehir hastaneleri genellikle şehir merkezlerinden kilometrelerce uzakta kuruldu. Vatandaş randevusunu aldıktan sonra bu kez yeni bir dertle karşılaşıyor: “Nasıl gideceğim?” Otobüs saatleri yetersiz, taksi pahalı, kendi aracı olmayanlar için ise yolculuk tam bir çileye dönüşüyor. Birçok kişi “eskiden yürüme mesafesindeki hastaneye şimdi yarım saatte gidiyorum” diyerek tepki gösteriyor.

Uzman Doktor Var Ama Uzakta

Devlet hastanelerinde uzman doktor sayısı her geçen gün azalıyor. Yeni atanan doktorların büyük bölümü doğrudan şehir hastanelerine yönlendiriliyor. Böylece küçük ilçelerde ya da eski devlet hastanelerinde sadece acil servis ve birkaç poliklinik kalıyor. Bazı hastanelerde çocuk doktoru, kadın doğum ya da dahiliye uzmanı bulunmuyor. Bir vatandaş yaşadığı sorunu şöyle anlatıyor: “Devlet hastanesine gidiyorum, muayene için sıra alıyorum ama doktor yok. Şehir hastanesine git diyorlar. Gidince orada da ücret çıkıyor.”

Ek Muayene Ücretleri Vatandaşı Şaşırtıyor

Şehir hastanelerinde muayene olmak isteyen birçok kişi, ek ücretlerle karşılaşıyor. Devlet hastanelerinde yalnızca 20-45 TL SGK katılım payı ödenirken, şehir hastanelerinde bazı bölümlerde öğretim üyesi farkı ya da özel muayene farkı talep ediliyor. Ücretin miktarı hastaya genellikle muayene günü bildiriliyor. Bu da vatandaşta “kamusal hastanede neden ek ücret ödüyorum?” sorusunu gündeme getiriyor. Ekonomi çevrelerine göre bunun nedeni, şehir hastanelerinin “kamu-özel ortaklığı” modeliyle işletilmesi. Yani hastanenin binası ve bazı hizmetleri özel şirket tarafından yönetiliyor, bu da sistemde “özel fark ücreti” doğurabiliyor.

Vatandaş Eşitlik İstiyor

Birçok kişi için mesele yalnızca ücret değil, adalet. Eskiden ücretsiz ve kolay ulaşılabilen devlet hastaneleri şimdi ya küçüldü ya da başka yere taşındı. Halk ise kendini özel sistemin içinde buluyor. Bir hemşire çalışan durumu şöyle özetliyor: “Devlet hastanelerinde personel kalmadı. Yeni mezun stajyerler görev yapıyor, tecrübeli personel şehir hastanesine kaydırıldı. Burada halk ‘doktor yok’ diyor, orada ise ‘sıra çok uzun’ diyor.”

Modern Binalar, Uzak Hizmet

Sağlık Bakanlığı, şehir hastanelerini modernlik ve ileri teknoloji örneği olarak tanıtıyor. Gerçekten de cihazlar ve altyapı açısından bu hastaneler güçlü. Ancak vatandaşın beklentisi sadece cihaz değil, erişilebilir sağlık hizmeti. Birçok kişi artık “modern ama uzak” bir sağlık sisteminde yol ve ücret ödemekten yakınıyor. Kimi zaman sabah erkenden yola çıkıyor, akşama kadar hastanede bekliyor, sonra da dönüş için yine saatlerce araç arıyor.

Devlet hastanelerinin küçülmesi ve şehir hastanelerinin büyümesi, kâğıt üzerinde sağlıkta modernleşme gibi görünse de, vatandaşın cebinde ve zamanında farklı bir yük oluşturdu. Bir yanda milyonluk yatırımlarla kurulan dev binalar, diğer yanda mahalle arasında doktoru kalmamış eski hastaneler.
Çünkü sağlıkta kalite, sadece binanın büyüklüğüyle değil, ulaşılabilirlik ve eşitlik ile ölçülüyor.